sevdaL
Sustuklarım Büyür İçimde
LÖSEV ve Başkanı Dr. Üstün Ezer, bugüne kadar ortaya attığı projeleri birer birer gerçekleştirmiş, pek çok çocuğu azrailin kollarından hayata kazandırmış, bu nedenle de haklı bir üne kavuşmuştu. ama dertliydi.
Lösemili çocuklar için mükemmel bir proje geliştirmişti; “LÖSEV KENTİ”. Bu projeyi gerçekleştirebilmek için çalmadık kapı bırakmamış, hatta projesinin maketini başbakana kadar sunmuştu.
Devletten para pul istemiyordu. İstediği sadece bu kompleksi yapabilmek için bir arsaydı.
Donörü olan, ilik nakli bekleyen çocuklar, ameliyat sırası beklerken ölüveriyorlardı. Son on ayda lösemi olduğu bilinen çocuk, uygun ilik bulunduğu halde hastanede yatak bulamadığı için ölmüştü. Dr. Üstün Ezer, “projeyi ortaya koyduğumuzda harekete geçilmiş olsaydı, arsa verilseydi, o çocuklar bugün yaşıyor olacaklardı.” diyor. Haklı olarak da üzülüyor...
Şu anda tüm Türkiye’de lösemi hastalığı olan çocukların yararlanabileceği sadece 25 yatak bulunuyor. Bu kompleks devreye girdiğinde yatak sayısı 50’ye ulaşacak.
Dr. Ezer, “Anlamak mümkün değil” diyor. “Bu ülkenin çocukları için sağlık yatırımı yapılmayacak da ne yapılacak? Bütün dünyanın kıskanacağı eşsiz bir projeyi hayata geçirelim diye çabalıyoruz, sesimizi duyuramıyoruz. Üstelik devletten beş kuruş para istemiyoruz. Kaynağını yurt dışından bu tür projelere, kanserli çocuklara ayrılan hibelerden, fonlardan sağlayacağız. Ülkemize döviz de kazandıracağız, diyoruz. Daha önemlisi çocuklarımızı yaşama bağlayacağız.
Bu ülkenin kanserli çocukları çağdaş koşullarda, insanca hak ettikleri bilimsel ve sosyal seviyede tamamen parasız, eşit şekilde tedavi olarak iyileşsinler, anne babaları hastalığın yükü altında ezilmesinler diyoruz, anlatamıyoruz.”
LÖSEV yönetim kurulu, lösemili hasta yakınları seferber olmuşlar. Sonuçta Eskişehir Yolu üzerinde bir arsa bulmuşlar. Köy hizmetlerinin arkasında, orman arazisi arasında kalan yeri istemişler. Bu araziyi alabilmek için herkes seferber olmuş...
Lösemili çocuklar için mükemmel bir proje geliştirmişti; “LÖSEV KENTİ”. Bu projeyi gerçekleştirebilmek için çalmadık kapı bırakmamış, hatta projesinin maketini başbakana kadar sunmuştu.
Devletten para pul istemiyordu. İstediği sadece bu kompleksi yapabilmek için bir arsaydı.
Donörü olan, ilik nakli bekleyen çocuklar, ameliyat sırası beklerken ölüveriyorlardı. Son on ayda lösemi olduğu bilinen çocuk, uygun ilik bulunduğu halde hastanede yatak bulamadığı için ölmüştü. Dr. Üstün Ezer, “projeyi ortaya koyduğumuzda harekete geçilmiş olsaydı, arsa verilseydi, o çocuklar bugün yaşıyor olacaklardı.” diyor. Haklı olarak da üzülüyor...
Şu anda tüm Türkiye’de lösemi hastalığı olan çocukların yararlanabileceği sadece 25 yatak bulunuyor. Bu kompleks devreye girdiğinde yatak sayısı 50’ye ulaşacak.
Dr. Ezer, “Anlamak mümkün değil” diyor. “Bu ülkenin çocukları için sağlık yatırımı yapılmayacak da ne yapılacak? Bütün dünyanın kıskanacağı eşsiz bir projeyi hayata geçirelim diye çabalıyoruz, sesimizi duyuramıyoruz. Üstelik devletten beş kuruş para istemiyoruz. Kaynağını yurt dışından bu tür projelere, kanserli çocuklara ayrılan hibelerden, fonlardan sağlayacağız. Ülkemize döviz de kazandıracağız, diyoruz. Daha önemlisi çocuklarımızı yaşama bağlayacağız.
Bu ülkenin kanserli çocukları çağdaş koşullarda, insanca hak ettikleri bilimsel ve sosyal seviyede tamamen parasız, eşit şekilde tedavi olarak iyileşsinler, anne babaları hastalığın yükü altında ezilmesinler diyoruz, anlatamıyoruz.”
LÖSEV yönetim kurulu, lösemili hasta yakınları seferber olmuşlar. Sonuçta Eskişehir Yolu üzerinde bir arsa bulmuşlar. Köy hizmetlerinin arkasında, orman arazisi arasında kalan yeri istemişler. Bu araziyi alabilmek için herkes seferber olmuş...
Son düzenleme moderatör tarafından: