dostluk kavramı

Yıl 2007 etrafımıza baktığımızda güvendiğimiz şeylerin artık yavaş yavaş somutlaşmaya başladığına dikkat çekmek istiyorum..Ben kendimi yaşanılan zamanın vermiş olduğu aşınmaya bağlı olarak güven problemi olan biri olarak görüyorum...21. yüzyıl gençliği neyin peşinde neye doğru koşuyor...?? Sevgiliyi geçin...Olayı dramatize etmiycem..Bunu insan üstünde konuşmak ve size ufak bir hikaye anlatmak istedim...Arkadaşlık dostluk erkek yada kız fark etmez..Eskiden böylemiymiş ? Bir birlerine (amacım siyaset değil bağlılığı vurgulamak) dava arkadaşı diyenler kendilerini kurşunun önüne arkadaşı için atmazmıydı ? Arkadaş için çiğ tavuk deyimi şimdilerde Arkadaşa çiğ tavuk yedirilir olmuş...

Bu sıcakta bu kadar laf kalabalığı niye diyenlere tek şey sölemek isterim..aşağıdaki hikayeyi bugün bir blog sayfasında okudum ve çok etkilendim..Sizlere aktarmak istedim o zaman kendimi daha net ifade etmiş olurum...


--------------------------------------------------------------------------------
Eskiden çok iyi iki arkadaş varmış Ali ve Mustafa...Yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş..Birbirlerine kardeşim diye hitap ederler ve sürekli birbirlerini kollarlarmış...Ali zengin bir ailenin çocuğu Mustafa ise fakir denilebilecek bir ailenin çocuğuyumuş...

Bir gün mustafa bir kızı sevmiş..O kadar çok sevmişki işi ilerletip evlenmeyi düşünmeye başlamış..Ali bir gün mustafaya gelip. "-Mustafa kız arkadaşından çok hoşlanıyorum ve onunla evlenmek istiyorum" demiş..Mustafa en yakın arkadaşım sevdiğim kızdan daha kıymetli değil diye düşünüp "-tabiki" diye cevap vermiş...


Uzunca bir süre ali ile mustafa görüşmemişler..Günlerden bir gün Mustafa bir kıza aşık olmuş ve evlenmeye karar vermiş..Ancak Mustafanın parası yokmuş birden aklına ali gelmiş...Alinin yanına gidip "-Ali durum böyle böyle paraya ihtiyacım var" demiş ...Ali "-Maalesef Mustafa veremem" diye cevap vermiş...

Mustafa büyük bir sinirle alinin yanından ayrılmış..."-Dostum kız arkadaşımdan daha kıymetli diye kız arkadaşımla evlenmesine izin verdim...Ama o ne yaptı...!!!" kendi kendine söylenerek yolda ilerlemeye devam etmiş..Bir bakkalın önünde durmuş cebindeki son parayla bir paket sigaramı alıcak yoksa minübüse binip eve dolmuşlamı gidicek ona karar vermeye çalışırken..Birden yanında yaşlıca bir amca belirmiş.."-Evladım bir ekmek alıcak param yok bana ekmek alabilirmisin allah rızası için" demiş...Şöyle paraya bakmış gitmiş iki-üç ekmek almış amcaya vermiş..Amca bunun üzerine "-Yaptığını sana fazlasıyla ödeyeceğim" demiş uzaklaşmış...Ertesi günün sabahı amca Mustafanın evine gelerek çok yüklüce bir para bırakmış...

Mustafa hemen düğün hazırlıklarına başlamış davetiyeleri hazırlarken annesi "-Mustafa oğlum dostun ali onuda çağarmayı unutma, çağarıcaksın dimi" demiş..Mustafa bunun üzerine "-Tabi anne " demiş ve davetiyeyi Ali ye göndermiş..Ali düğün günü ordaymış...Takı bittikten sonra Mustafa mikrofonu eline almış ve :

"-Bir zamanlar Ali isminde çok iyi arkadaşım,Dostum, kardeşim !!! olan bir insan vardı...Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi Canım gibi severdim...benden sevgilimi istedi gözümü kırpmadan verdim...Ancak o düğün için borç para istediğimde beni geri çevirdi...Bu davranışı için ona Teşekkürler..." demiş...

Hemen arkasından Ali sahneye fırlamış ve mikrofonu almış ve :

"-Bir zamanlar Mustafa isminde çok iyi bir arkadaşım vardı,yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi.Sevgilisi Fahişeydi adı çıkmasın diye ben evlendim, borç para istedi ileride guru meselesi yapar diye vermedim...Babamı ayağına gönderip tüm servetimi ona verdim..Düşüncelerinden dolayı kendisine çok teşekkür ederim...

--------------------------------------------------------------------------------

Milliyet Blog sayfalarından Japonyada yaşıyan bir Türk vatandaşının yazısıdır...


Eski diye tabir edeceğimiz değil, " Eskimeyen" Dostluklar kurmamız dileğiyle...
 

Benzer Konular

Yanıtlar
3
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
6B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
1B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
12B
Üst