Doku ve Organ Nakli Nedir ?

SaMeT46 Harbi Aktif Üye
Organ Nakli, (yabancı dildeki adıyla Transplantasyon) günümüzde başka hiçbir tıbbi çözüm olmadığı için, bir insanın organ ya da dokularının ihtiyacı olan başka bir insana, tedavi amacıyla nakledilmesi işlemidir. Nakil ameliyatla ya da çeşitli tıbbi yöntemlerle yapılır. Bu sayede ölümcül durumdaki ya da beden işlevlerinin bir kısmını yerine getiremeyen hastanın sağlıklı bir yaşama kavuşması sağlanır. Böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas organ nakillerine, gözün saydam tabakası olan kornea, kan, kemik iliği ve pankreasın insülin salgılayan hücreleri de doku nakline örneklerdir.
Organ Nakli hangi hastalıklarda zorunlu bir tıbbi uygulamadır?
Organ Nakli, kimi organların işlevlerini yerine getiremeyecek duruma geldiğinde ve başka hiçbir tıbbi çözüm olmadığına karar verildiğinde zorunlu bir uygulamadır. Kronik, yani geriye, sağlıklı durumuna kavuşturulamayacak biçimde hastalanmış organların yerine sağlıklı organların takılması, hastanın sağlıklı yaşama döndürülmesinin günümüzde tek tedavi yöntemidir.
Canlıdan canlıya organ nakli ne demektir?
Yaşayan bir insan, böbreklerinden birini ve/veya karaciğerinin bir kısmını nakil ihtiyacı olan bir başkasına hayatta iken verebilir. Her iki organ bağışında da vericinin sağlığını olumsuz yönde etkileyen tıbbi hiçbir bulgu ortaya çıkmamıştır. Taşınan risk, vericinin geçireceği ameliyatın riski kadardır.
Kadavradan organ nakli ne demektir?
Beyin ölümü geçekleşmiş kişinin organlarını alıp ihtiyacı olan bir kişiye nakline kadavradan organ nakli denmektedir.
Hangi organ ve dokular nakledilebilir?
Dünyada: Dünya’da kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, pankreas ve ince barsak gibi organlar ile kan, kemik iliği ve pankreasın insülin salgılayan hücrelerin nakli yapılabilmektedir.
Türkiye’de: Türkiye’de ise, kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, pankreas, kornea, kemik iliği ve kan nakilleri başarıyla yapılmaktadır.
Dünyada ve Türkiye’de kaç kişinin yaşaması Organ Nakli’ne bağlıdır?
Dünyada, organ nakli yapılmazsa yaşamı ölümcül bir tehlike altında olan 1 milyara yakın insan yaşamaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre, bu sayının 30 binini ülkemiz yurttaşları oluşturmaktadır.
Organ Nakli’nin tarihçesi
Dünya’da: Tarih öncesinden bu yana güncelliğini koruyan organ nakli, dünyada modern anlamda ilk kez Macar kökenli bir cerrah olan Dr. Ullman tarafından Viyana’da 1902 yılında hayvanlar üzerinde böbrek nakli ile denenmişti. Daha sonra 1933 yılında Dr. Voronov tarafından Sovyetler Birliği’nde, kadavra böbrek (ölü organı) ile gerçekleştirildi. Bu alandaki çalışmalara 1950′li yıllarda hız veren ABD bilim adamları başarılı organ nakilleri yaparak, organ naklini normal bir tıbbi uygulamaya dönüştürdüler.
Türkiye’de: Türkiye’de ise, ilk kez 1969 yılında Ankara ve İstanbul’da iki kalp nakli yapıldı, ancak başarılı sonuç alınamadı. İlk başarılı organ nakli ise 3 kasım 1975 yılında Dr. Haberal ve ekibince Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde bir anneden oğluna yapılan canlıdan canlıya böbrek nakli olmuştur. 1978 yılında ise, ülkemizin en çağdaş yasalarından biri olan Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakline İlişkin 2238 sayılı yasa çıkarılmış ve organ naklinin yasal çerçevesi belirlenmiştir. Yasanın yürürlüğe girmesinden bir ay sonra ilk kadavradan böbrek nakli gerçekleştirildi. 1990 yılında ise birer ay arayla Avrupa ülkeleri arasında ilk kez ülkemizde çocuklarda akrabalararası karaciğer nakli ile, dünyada ilk kez yetişkenlerde akrabalararası karaciğer nakli gerçekleştirildi. Bugüne kadar ülkemizde yaklaşık 4800 böbrek, 320 karaciğer, 75 kalp, 1 pankreas, 6000 kornea ve 600 kadar da kemik iliği nakli yapılarak yurttaşlarımız sağlığına kavuşturuldu.

Organ Naklinde Karşılaşılan Sorunlar
( Organ Naklinden Sonra Dikkat Edilmesi Gerekenler )
Organ naklinden sonra vücudunuza takılan yabancı organlara karşı vucudunuz tepki gösterecektir. Vucudumuzun yeni organlara tepkisini birlikte öğrenelim.
Giriş
Organ nakli yapılan hastaların bağışıklık sistemleri genellikle nakil yapılan organları karşı savunma mekanizması oluşturur ve bu organları tahrip etmeye çalışır. Bu sebepten dolayı organ nakli yapılan hastalar hayatları boyunca anti-rejeksiyon ilaçlarını almak zorundadırlar. Maksimum koruma sağlamak ve yan etkilerini azaltmak amacıyla birçok hastanede birkaç anti-rejeksiyon ilacı birlikte kullanılır.
Anti-rejeksiyon ilaçları yirmi yıl kadar once üretilmeye başlandı. Cyclodporin bunların en önemlilerinden biridir. Bu ilaçların kullanımıyla birlikte organ nakillerinde, bir yıl sonunda fonksiyonlarını kaybetmeden çalışan böbrek oranı %60 lardandan %90 lara yükseldi. Bu ilaçlar sayesinde daha önceden denememiş organ nakilleri de yapılmaya başlanmıştır.
Organ Nakillerinde Karşılaşılan Güçlükler
Birçok ameliyat ve tedavide olduğu gibi, organ nakillerinde de risk söz konusudur ve bir takım sorunlarla karşılaşılabilir.
Nakil edilen organlar her gün anti-rejeksiyon ilaçları alınarak korunmalıdır. Bu ilaçlar bağışıklık sisteminin direncini azalttığı için vücudumuzun diğer zararlı maddelere karşı olan duyarlılığı artar. Bu sebeple organ nakilerinden sonra enfeksiyon, kanser (genellikle deri kanseri) riski ve ihtimali artmaktadır.
Alınan bazı anti-rejeksiyon ilaçları da böbreklere zarar verebileceği gibi, bazı ilaçlar da yüksek tansiyon ve yüksek kollesterol gibi sorunları da beraberinde getirir.
Organ nakillerinden sonra düzenli yapılan hastane ziyaretlerinde, doktorlar bu tür komplikasyonlar için sürekli olarak kontrol yaparlar. Bu sebeple organ nakli yapılan hastaların hastane ziyaretlerini ihmal etmeden düzenli olarak ve zamanında yapmaları önemle tavsiye edilir.

ORGAN BAĞIŞI
Organ Bağışı nedir?
Organ bağışı, kişinin sağlığında, kendisi öldükten sonra organlarının kronik organ hastası olan kişilere nakledilmesi için bağışlamasıdır.
Organ bağışı nasıl ve nerelere yapılır ?
Yasalara göre herkesin, iki tanıkla birlikte, kendisi öldükten sonra organlarını bağışladığını belirten bir belgeyi doldurarak imzalamasıyla ve bu belgeyi yetkili kurumlara teslim etmesiyle yapılmış olur. Bu belgeler yetkili kurumlarca hazırlanmış olabileceği gibi, kendilerinin hazırladığı bir belge de olabilir. Ayrıca sürücü belgesi alan kişiler, belgede “organlarımı bağışlıyorum” bölümünü işaretlemiş olmakla, organlarını bağışlar. Organlarının tümü, biri ya da birkaçı bağışlanabilir. Bu seçenekler bağış belgelerinde vardır. Bağış Belgesi, yetkili sağlık kuruluşlarının kayıtlarına geçer. Kişi bu belgeyi yanında bulunduracak olursa, ölümü halinde bağış vasiyeti yerine getirilir. Kişi bağış kararı aldıktan sonra vazgeçebilir, bunun için belgesini imha etmesi veya yanında organlarını bağışlamadığını beyan eden bir belge taşıması yeterlidir. Kişi organ bağışı yapmak istemediğini bir belge ile belirten kişiden hiçbir koşul altında organ alınması mümkün değildir. Organ bağışlamak tam anlamıyla kişinin iradesiyle ve gönüllü biçimde yapılan bir insani davranıştır.
Beyin Ölümü nedir? Kimler beyin ölümüne karar verir?
Bir kişi herhangi bir nedenle yaşamsal işlevlerini yitirdiğinde buna “beyin ölümü” denir. Bu durumda kişi kendiliğinden soluk alıp veremez. Beyin işlevini geri dönülmez biçimde yitirmiştir. Tıp, bu durumu “ölüm durumu” olarak kabul eder. Kalbi ise, yalnızca solunumu sürdürmeyi sağlayan solunum cihazlarına ve başka makinalara bağlı olduğu sürece çalışabilir.
Beyin ölümü kararını ancak dört kişiden oluşan bir uzman doktor ekibi karar verir. Bu uzman ekip, kardiyolog, anestezi ve reanimasyon uzmanı, nörolog ve nöroşirurjiyen’den oluşur. Bu ekip, fizik muayene ile ve o ülkede o merkezde tıbbın en ileri olanakları içerisinde laboratuvar tetkikleri yaparak beyin ölümü olduğuna karar verir ve bunu bir belge ile resmileştirir. Bu resmi belge hazırlanmadıkça beyin ölümü kesinlik kazanmamış sayılır ve kişinin organları asla alınamaz. Dört kişilik ekipten hiçbiri, hastayı yatıran, durumunu takip eden doktorlardan değildir. Organ nakli yapan ekibin içinden bir doktor da bu dört kişilik ekipte yer alamaz. “Beyin Ölümü” kararını tıbbın olanakları ölçüsünde, yukarıda sayılan uzmanlar bağımsız olarak verir.
Organ nakli ve bağışı konusunda 2238 sayılı yasamız neleri öngörmektedir?
Canlıdan organ nakli için kişinin 18 yaşını doldurmuş bulunması, akli
dengesinin yerinde olması şarttır.
Canlıdan organ naklinde, verici kişinin maddi bir çıkarı olması ve/veya bu durumu bilen doktorun organ nakli yapması suçtur.
Kadavradan organ naklinin yapılabilmesi için beyin ölümü belgesinin hazırlanmış olması, kişinin sağlığında organlarını bağışlaması, bağışladığına dair bir belge yoksa yakınlarının rızasının alınması şarttır. Kişinin ölümü anında yanında herhangi bir yakını yoksa, ve üzerinden organlarını bağışlamadığına dair bir belge çıkmazsa, 2594 sayılı yasa, organlarının alınmasına izin vermektedir.
Ölünün fizik bütünlüğünü değiştirmeyen organlar, (örneğin kornea) herhangi bir bağış ya da izin aranmaksızın nakil için alınabilir.
Organ alımı, satımı, bunun ticaretinin ya da reklamının yapılması ağır eza gerektiren bir suçtur.
Adli nedenlerle ölen kişilerin organları nakil için çıkartılırken yapılan ameliyattaki bulgular adli rapora eklenir ve otopsi bu ameliyattan sonra gerçekleştirilir. Adli işlemler organ nakli için yapılan işlemleri geciktiremez.
Dinimiz ve diğer dinler organ nakline ve organ bağışına nasıl bakmaktadırlar ?
Dinimiz Müslümanlık organ bağışı konusunda hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıktır ve organ bağışıyla hayat kurtarmanın sevap olduğunu bildirmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1980 yılında aldığı karar aynen şöyledir: “Başkanlığımız Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 6.3.1980 tarih ve 396 sayılı uzun kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir. Bu karara göre organ nakli için şu şartlara uyulması gerekmektedir.
1.Zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayati bir uzvunu kurtarmak için bundan başka çarenin olmadığının mesleki ehliyet dürüstlüğüne güvenilen bir tabib tarafından tesbit edilmesi.
2.Hastanın bu yoldan tedavi edileceğine tabibin zann-ı galibinin bulunması.
3.Organ veya dokusu alınan kişinin, bu işlemin yapıldığı esnada ölmüş olması.
4.Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı olması gerekir.
Sizin organınızı vereceğiniz kişinin yaptığı iyi ve fenalıklardan tamamen kendisi sorumludur.”
Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm ve diğer dinler de, organ bağışını insan sevgisinin bir parçası olarak kabul etmektedirler ve bu alandaki çabaları destekledikleri gibi, din kurumları organ bağışının yaygınlaşması için özel çabalar yürütmektedirler.
Bir hasta henüz ölmeden organlarının alınması mümkün müdür?
Hayır değildir. Bir hekimin asıl görevi hastalarını tedavi etmektir. Hipokrat’ın koyduğu esaslardan biri olan “önce zarar verme” (primum nil nocere) tüm hekimlerin ilk amacıdır. Hekim bir hasta ile karşılaştığında ona zarar vermeden tedavi etmek üzere eğitilmiş ve yemin etmiştir. Yapılan tüm girişimlere rağmen hasta hayatını kaybeder veya hayatını kaybetmiş olarak hekime ulaşırsa organ alımı konusu gündeme gelebilir. Bu gibi durumlarda da hekimleri zan altında bırakmamak için yasal düzenlemeler yapılmıştır. Hastayı ilk değerlendiren ve tedavisini planlayan hekim veya hekimler ile organ naklini yapacak hekimlerden hiçbiri hastada “beyin ölümü” gelişip gelişmediğini belirleyen grubun içinde olamaz. Dört farklı uzmandan oluşan hekim grubu bu durumdaki hastayı değerlendirir, muayene ve diğer tetkikler ile objektif kararını verir. “Hastada beyin ölümü mevcuttur” kararı rapor ile belirlendikten sonra bile organların alınabilmesi çeşitli koşullara bağlıdır.
Beyin ölümü gelişen her hastanın organları alınır mı ?
Hayır alınamaz. Ölen kişinin üzerinden organlarını bağışlamadığına dair bir belge çıkarsa hiçbir şekilde organları alınamaz. Kişinin üzerinden herhangi bir belge çıkmazsa yakınlarının beyanı esas alınır. Hayatta iken yakınlarına yapmış olduğu sözlü vasiyete göre yakınları organ bağışında bulunur veya bulunmaz. Bu durumda yakınlar olumsuz yanıt verirse hiçbir şekilde organları alınamaz. Ölen kişinin o andaki tıbbi durumu, önceden geçirdiği hastalık ya da ameliyatları, organ ve dokularının tamamı ya da bir kısmını nakledilemez hale getirmiş olabilir. Bu durumlarda ilgili organ veya dokular kullanılamayacaktır. Duruma göre bağış konusunda bir engel olmasa bile bu nedenle organ ve dokuları alınamayabilir.
Hangi durumlarda yakınların izni aranmaksızın organ veya doku alınabilir?
Kişinin üzerinden organ bağışı yaptığına dair bir belge çıkarsa ilgili organ veya dokuların alınması için yakınlarının iznine gerek duyulmaz. Beyanda belirtilen dışında organ veya dokular yakınları izin verse bile alınamaz. Öldüğü zaman üzerinden organ bağışı ile ilgili hiçbir belge çıkmayan kişilerin o ana kadar yakınlarına ulaşılamadı ise ve beyin ölümü gelişen kişinin vücut fonksiyonlarını istenen düzeylerde tutmak imkansız ise yakınlarının izni olmaksızın organ ve dokuları alınabilir. Yasalarımıza göre ölünün vücut bütünlüğünü bozmayacak (kornea gibi) doku veya organların alınması için kimsenin iznine gerek yoktur. Ancak hekimler organ nakline karşı duyulan ilgiyi kırmamak için mümkün olan her koşulda izni almaktadır.
Organ bağış kartı’nı olumlu dolduran herkesin organları alınabilir mi ?
Hayır alınamaz. “Organ bağış kartları”, kişilerin kendi düzenledikleri belgeler ve resmi kimlik kartlarındaki ilgili bölümler, kişilerin kendi niyetlerini belirttikleri belgelerdir. Organ ve doku nakli için uygun tıbbi koşullar gereklidir. Bu koşullar gerçekleşmeden organları nakledilemez, dolayısı ile alınmaz.
Hayatta iken organ bağışı yapmış bir kişi hastane dışında bir yerde öldüğü zaman organlarını almak mümkün müdür ?
Pratik olarak mümkün değildir. Kalbi durmuş kadavraların organları, kalp durduktan çok kısa bir süre sonra (yarım saat, bir saat) çıkartılmış ya da özel tıbbi önlemler alınmış olmaz ise kullanılamaz hale gelir. Bu durum hastanede yatan hastalar için bile güçlük yaratmaktadır, hastane dışındaki benzer durumlar pratik olarak alınmasını imkansız hale getirmektedir.
Organ bağış kartını olumlu dolduran herkesin organları kullanılamıyorsa neden bu kartlar veya belgeler düzenleniyor ?
Son evre organ hastaları için hayatta kalmanın tek yolu organ naklidir. Canlıdan organ nakli belirli organlar için uygulanabilen bir tekniktir ve her hastanın uygun vericisi bulunmamaktadır. Bu nedenle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeterli sayıda organ yoktur. En büyük organ kaynağı uygun koşullarda hayatını kaybetmiş kişilerin organlarıdır. Bu durumdaki kişilerin vücut fonksiyonları tamamen tıbbi destekle devam etmektedir ve bu durumu uzun süre dengede tutmak imkansızdır. Dolayısı ile kadavradan organ alınabilmesi için zaman çok önemli bir faktördür. Diğer yandan hiç beklenmedik bir anda yakınını kaybettiğini öğrenen bir kişinin organ bağışı için hızlı karar vermesini beklemek çok zordur. Yakınla,r ancak hayatta iken organlarını bağışladığını belirten yakınları için hızlı karar verebilmektedir. Ayrıca bu konuyu kaybettiği yakını ile özel olarak konuşmamış, ancak kendisi organ bağışı yapmış kişiler, o zor ve acılı anda kendisine organ bağışında bulunup bulunmayacağı soran hekimin neden böyle bir teklifte bulunduğunu idrak edebilir.
Özetle “Organ Bağış Kartları”, “Organ Bağış Kampanyaları”, “Transplantasyon Haftası” ve “Transplantasyon Oyunları” gibi çeşitli faaliyetlerin tek bir amacı vardır; “ Bir yakınımızı kaybettiğimiz anda onun organları ile kurtulabilecek hayatların var olduğunu daha önceden öğrenmemizi ve gerektiğinde bu kararı daha hızlı alabilmemizi sağlamaktır. “
TÜRKİYE’DEKİ DOKU VE ORGAN NAKLİ MERKEZLERİ (2003 Kasım itibariyle)

MERKEZ / YAPILAN NAKİL TÜRÜ
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hast., Antalya : Kalp, karaciğer,böbrek, kornea, kemik iliği
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hast, Adana : Kalp, karaciğer,böbrek, kornea, kemik iliği
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hast, Ankara : Kalp, karaciğer,böbrek, kornea, kemik iliği
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hast, Ankara : Kalp, karaciğer,böbrek, kornea, kemik iliği
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Ankara : Kalp, karaciğer,böbrek, kornea
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Hast, Ankara : Kalp, karaciğer,böbrek, kornea
İstanbul Üniv. Cerrahpaşa Tıp Fak. Hast, İstanbul : Karaciğer,böbrek, kornea, kemik iliği
İstanbul Üniv. İstanbul Tıp Fakültesi Hast, İstanbul: Kalp, karaciğer,böbrek, kornea, kemik iliği
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hast, İstanbul : Böbrek, kornea, kemik iliği
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, İzmir : Kalp, karaciğer,böbrek, kornea, kemik iliği
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hast, İzmir : Kalp, karaciğer,böbrek, kornea, kemik iliği
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Bursa : Böbrek, kornea
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Kayseri: Böbrek, kornea, kemik iliği
On Dokuz Mayıs Üniv. Tıp Fak. Hast, Samsun: : Böbrek, kornea
Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hast, Eskişehir: Karaciğer,böbrek, kornea, kemik iliği
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fak. Hast, Trabzon: Kemik iliği
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Konya : Böbrek
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Erzuru : Böbrek
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığı, Ankara : Kalp, karaciğer,böbrek, kornea, kemik iliği
SSK Ankara İhtisas Hastanesi, Ankara : Böbrek
SSK Tepecik Eğitim Hastanesi, İzmir : Böbrek, kornea, kemik iliği
SSK İzmir Eğitim Hastanesi, İzmir : Böbrek, kornea
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi : Kornea
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hast, Ankara : Kornea, kemik iliği
Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araşt. Hast, Ankara : Kalp, karaciğer,böbrek
Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araşt. Hast, İstanbul : Böbrek, kornea
Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araşt. Hast, İstanbul : Kornea
Koşuyolu Kalp Eğitim ve Araştırma Hast, İstanbul : Kalp
Prof.Dr. N. Reşat Belger Eğit. ve Araşt. Hast, İstanbul : Kornea
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
4B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
6B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
4B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
1B
Üst